22 Ekim 2014 Çarşamba

Yurda dönerken...

15 günlük İran gezisi, sonrasında Hindistan'a devam edelim, Dünya Turu mu acaba ? derken Asya Turu dedik ve 1 yılı aşkın süredir yollardayız...

Böyle bir gezi yaptığımıza çok memnunuz ! Hayatıma her zaman renk katan hayat yoldaşım Umut'a bu geziye yüreklendirdiği için çok teşekkür ederim. 

Hayatımızda ilk defa Türkiye'nin doğusuna geçtik. İran, Pakistan, Hindistan, Nepal, Myanmar, Tayland, Laos, Kamboçya, Malezya, Singapur, Avustralya, Japonya, Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan, 18 ülke... 45000 km...

Blogu her zaman güncel tutamadım maalesef, ama zamanla boşluklar da tamamlanacak. Başka coğrafyalar, başka iklimler, başka kültürler, başka inanışlar, başka insanlar, başka gelenekler, başka hayvanlar, başka yemekler, başka meyve sebzeler, başka araçlar, başka bakışlar, başka, başka, başka... 

Tüm bunlar esnasında bizler de değiştik kaçınılmaz olarak. Bunu yaşayıp hissedeceğiz herhalde...

Hep mi iyi şeyler oldu ? Hayır. 

Ülke karıştı zaman zaman, internet sıkıntısından pek takip edemediğimiz zamanlar da oldu, kendimizi oradan soyutladığımız zamanlar da oldu. İsteyip de orada vücut olarak bulunamadığımız, gösterilere katılamadığımız zamanlar oldu. Yerel seçimde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanamadık maalesef. Ve günden güne çok daha kötü şeyler oluyor ülkemizde, insanın ayaklarını geri geri götüren ne yazık ki !

Arkadaşlarımızın çocukları oldu, olan çocukları yürüyüp konuşmaya başladı... Tanık olamadık !

Babam kalp krizi geçirdi. Ani olarak by-pass ameliyatına alındı, haberi alabildikten ancak 2 gün sonra yanlarında olabildik. Bu gezinin en uzak noktasındaydık belki de, Singapur. Yola çıkarken bu gibi durumlar olabileceğini biliyorduk elbet, hiç terreddütsüz ailemiz yanında olmak isterdik. Ancak bu durum 1 yıllığına değil birkaç günlüğüne gittiğimiz bir tatilde de yaşanabilirdi, nitekim ağabeyim de 10 günlük izninde bizimleydi. Yani diyeceğim hiç beklenmedik bir olay, aniden çıkabiliyor. Canım annem ve babam her zaman ki gibi "siz işinize bakın" deyip, bize haber vermeyi bile istememişler, geldiğimizde ise "neden geldiniz" dediler. Sonuç olarak da, her zaman ki gibi destek olarak, "bakın hayatınıza, yolunuza, seyahatinize" dediler ve yola devam ettik. Çok şanslıyız ki zamanında müdahale ve başarılı bir ameliyatla büyük bir badireyi sorunsuz atlattık. 

Sonrasında tekrar Türkiye'ye gelişimiz oldu, güzel bir vesile için gelirken, içimizi burkan başka bir durum çıktı ortaya. 

Ağustos sonundaki gelişimize az bir zaman kala dedemin rahatsızlığı çıktı meydana. Gelene kadar da durum pek netleşmemişti, anlaşıldı ki çözümü olmayan o amansız hastalık almış başını yürümüş. İlk gördüğümüzde dedem fena değildi. "Sizi Evliyalar, sizi" deyip takıldı, bu da son doğru düzgün konuşmamız oldu maalesef. Daha da kötüledi, Özbekistan vizesinin geç çıkacak olması ile, 15 gün dönüşü ertelememiz dedemi en azından biraz daha görme fırsatını verdi. Ama bu görüş, son görüşüm olacağını anlatır vaziyetteydi. O gün, dedemin evinden çıkarken bunun son olduğunu biliyordum. 

Ülkeye temelli dönüşümüzün yaz sonu olacağını düşünürken, şartlar gereği sarktı. Eylülün 20'si olmuştu ve artık kış şartları başlamadan yurda girmemiz gerekiyordu. Yine ailemizin de desteği ile yola devam kararı aldık ve devam ettik. Hergün bir mesaj gelir mi diye telefonuma bakarken, bir gün o mesaj geldi, dedemi kaybetmiştik. Evet buraya geri gelirken biliyordum dedemin artık o kadar ömrü kalmadığını, cenazeye gidebilme şansım olmayacağını. Ama durumu bilmekle yaşamak aynı şey değilmiş maalesef. Zor günler... Annem için, teyzemler için, tüm aile için zor günler... Durumu bilip de yanlarında olamayanlar için daha da zor günler... Evet yol da hayat da devam ediyor !

Dönüyoruz, kafada bir sürü soru var. Nereye yerleşeceğiz ? İş güç durumları ? Hayat aynı olacak mı ? Ve tabi ki diğer soru ! Bir daha ki gezi ne zaman ?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder